Bloggerların En Sık Yaptığı Teorik Hatalar


Blog Hocam’ın yaşı ile ilgili bu sene hiçbir yazı yazmadığım için yeni takipçiler bilmeyebilir, Blog Hocam Şubat 2018’de 7. yılını doldurdu. 7 yıl boyunca blog dünyasının içinde, blog yazarları ile iletişim halindeydim. Blog teknolojisi, gündem ve trendler değiştikçe blog yazarlarının yaşadığı sorunlar ve düştüğü yanlışlar da değişiyor. Her gün 50 civarında mesaj alan biri olarak bu hataları kolaylıkla gözlemleyebildiğimi düşünüyorum.

Aşağıda geçtiğimiz sene tarafıma gelen soru ve mesajlardan, blog dünyasında okuduğum ve karşılaştığım yazılardan yaptığım çıkarımlar doğrultusunda 2017 yılında ve 2018’in ilk çeyreğinde blog yazarlarının, blogger adaylarının en sık düştüğü hataları, doğru bildiği sandığı yanlışları yazdım. 7 yıllık Blog Hocam macerasında edindiğim deneyimlerin değerli olduğunu sanıyorum. Umarım bu yazı birilerine dokunur ve fayda sağlar.

blogger hataları

1. Spesifik Olamamak


Uzmanlık alanınız ya da ilgi alanınız ne ise o konuya odaklanın. Bazı bloglarda görüyorum adam sosyal medya uzmanı, sosyal medya ile ilgili içerikler paylaşıyor diye blogunu okumaya başlıyorsunuz ama sırf popüler ve Google’da çok arandığı için bitcoinden tutun da tvdeki bilmem ne programında yaşananlara kadar alakasız içerikler paylaşıyor.

Ben bir blogun başarılı, itibarlı bir blog olması için belli bir konuya odaklanması gerektiğini düşünenlerdenim. Ne kadar spesifik olursanız, hitap ettiğiniz kitleye sunacağınız içerik o kadar etkili olur. Unutmayın, herkese hitap etmeye çalışmak aslında hiç kimseye hitap edememektir.

2. Plansız Hareket Etmek


Blog yazarlığında sihirli kelimelerden biridir bence plan. Bir blogun açılma aşamasından tutun da içerik oluşturma aşamasına, tanıtım aşamasına kadar her aşamada planlı hareket edilmesi gerekiyor. Ancak bizde çoğu blogger doğaçlama takılıyor sanırım :)

Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan fayda gelmez. Neden blog yazıyorsunuz? Hedef kitleniz ne? Nasıl içerikler üretmelisiniz? İçerik üretirken nelere dikkat etmelisiniz? İçeriğinizi nasıl tanıtacaksınız? Bu sorular daha en başından sorulup bir yol haritası çizilmeli, hedef belirlenmeli ve bu hedefe ulaşmak için çaba harcamalısınız.

3. Blog Yazarlığını Kolay Sanmak


Blogger’da blog açmak sadece 2 dakikalık bir işlem ve tamamen ücretsiz. Orta seviye her internet kullanıcısı bir blog sahibi olabilir. Peki blog açmak blogger olmak için yeterli mi? İçerik üretmek, kod bilmek, online araçları kullanabilmek, iletişim becerileri vs. hepsi bir bloggerda olması gereken nitelikler. İnanın blog açıp üç-beş içerik girdikten sonra “yazılarımı kimse okumuyor, blogumu kimse ziyaret etmiyor, AdSense başvurum kabul edilmiyor” tarzında o kadar çok mesaj alıyorum ki, görseniz şaşarsınız.

Blog açmak, gerekli ayarları yapmak, tema bulup düzenlemek, içerik üretmek, sosyal medya hesaplarını yönetmek, blog tanıtımı yapmak vs. hiç kolay işler değil. Başarı kısa yoldan gelmez, çalışmayı gerektirir. Hani o feyz aldığınız, gıpta ettiğiniz bloglar var ya, onların hiç biri bir gecede o hale gelmedi. Hepsi planlı ve düzenli çalışmanın ürünü.

4. Yanlış Metriklere Odaklanmak


Blog yazılarınız Google aramalarında ilk sırada çıkıyorsa bu bir SEO başarısıdır. Bence bir bloggerın önem vermesi gereken metrik trafik değil abone sayısı olmalıdır. Çünkü blog yazarlığının keyfi yazdıklarınızın birilerine ulaştığını bilmek, onlardan geri bildirimler almak, etkileşim kurmaktır. Bunun yolu ise okur/takipçi/abone sayısını arttırmaktır.

Bazı arkadaşlar Google aramalarından trafik çekmek için aranma hacmi yüksek konularda başlık atarak pek de bilgi ve deneyim içermeyen içerikler üretiyorlar. Peki o aramadan yazıya ulaşan ziyaretçi tatmin etmeyen içerikle karşılaşınca ne olacak? Geldiği gibi blogu terk edecek. Yazıyı yazan arkadaş ise Google’dan bilmem kaç hit aldım diye sevinecek. Sen o ziyaretçiyi içeriğinle tatmin edemiyorsan, bir sonraki yazın için meraklandıramıyorsan, ziyaretçiyi okuyucuya çeviremiyorsan o trafiğin hiç bir önemi yok.

5. Tema Kaygısı Yaşamak


Bir blogda ziyaretçiyi etkileyen ilk şey şüphesiz ki blogun teması ve tasarımıdır. Ben dahil çoğu internet kullanıcısı tasarımını sevdiği sitelerde daha çok vakit geçirme eğiliminde bulunuyor. Bu yüzden her blogger, blog temasına fazlaca önem göstermeli. Ama bizde çabuk sıkılmak gibi bir huy var sanırım. Bugün ziyaret ettiğim bir blogu bir hafta sonra ziyaret ettiğimde bakıyorum hooop teması değişmiş.

Bir de blogumda her özellik olsuncular var. Her kodu, her eklentiyi, değişik bulduğu, yeni keşfettiği her özelliği bloga ekleyenler. Halbuki okuyucunun tek isteği var içeriği rahatça okuyabileceği, blogda kolayca gezinebileceği, temiz, sade, hızlı ve şık bir tasarım. Bunu yapmak çok zor olmamalı.



6. SEO’yu Uzay Bilimi Sanmak


SEO ile ilgili o kadar çok paylaşım, o kadar çok efsane dolaşıyor ki ortada bloggrelar ister istemez “SEO olmadan ben bir hiçim” psikolojisine bürünüp bir SEO yapma peşine düşüyorlar. Evet SEO önemli, Google’dan trafik almak için de gerekli ama insanlara SEO öyle bir şekilde empoze edilmiş ki SEO’nun yani blog sayfalarının arama motorlarına uygun hale getirilmesi işinin aşırı uzmanlık isteyen, deli gibi teknik bilgi gerektiren, sadece uzmanlaşmış kişilerin yapabileceği bir olaymış düşüncesi beyinlerde yer ediyor.

Hiç birimiz ticaret yapmıyoruz, dolayısıyla öyle ciddi rakiplerimiz ve SEO için bütçelerimiz yok. Bu nedenle Google’ın ve sağlam kaynakların verdiği bazı temel teknikleri uygulayarak her blogger blogunu kendisi optimize edebilir. İçerik oluştururken temel SEO kurallarına uymanız ve hangi aramada çıkmak istiyorsanız o kelime ya da kelime grubu üzerinden link almanız yeterli olacaktır.

7. Diğer Blogları Rakip Görmek


Benim de çokça maruz kaldığım ve asla anlam veremediğim bir konudur diğer blogları rakip görüp onları bir şekilde karalamaya çalışmak. Hep network diyoruz, insan ilişkileri diyoruz ama bloggerlar kendi kategorisinde yayın yapan diğer blogları nedense hep rakip olarak görüyor, daha da kötüsü anonim yorumlarla, forumlardaki mesajlarıyla veya çevrelerine anlatırken o blogları karalıyorlar.

Oysa herkesin tarzı, yöntemi, bakış açısı farklı. Birbirimizi aşağı çekmek yerine birbirimize destek olmak bize ne kaybettirir? Neden bir blogu takip etmekten, yazılarına yorum yapmaktan, içeriklerini sosyal medya da paylaşmaktan, link vermekten imtina ederiz? Paylaşımcı olmak, destek vermek seni aşağı çekmez, aksine sana ver bloguna değer katar.

8. Blogger’ı Yetersiz Görmek


Blog yazmaya başlayacakların veya halihazırda blog yazanların düştüğü en büyük yanılgılardan biri de popüler, başarılı bir blog olmak için o blogun Wordpress alt yapısına sahip olması gerektiği düşüncesidir. Sanki Blogger amatörler, Wordpress profesyoneller içinmiş gibi bir algı var. Külliyen yanlış!

Burada uzun uzun Wordpress ile Blogger kıyaslaması yapmayacağım elbette ama bir blog açmak, içerik oluşturmak, o içeriği zenginleştirmek, trafik çekmek, blogdan para kazanmak için inanın bana Blogger fazlasıyla yeterli. Hiç bir ziyaretçi bir bloga girdiğin o blogun wordpress veya Blogger olduğu ile ilgilenmez. Blogun kendisine sunduğuna bakar. Eğer blogspot.com uzantısı canınızı sıkıyorsa yıllık 10-15$ gibi cüzi bir ücret karşılığında alan adı satın alıp Blogger’da açtığınız blogunuzu isminiz.com olarak kullanabilirsiniz. Ve unutulmamalıdır ki Blogger bir Google servisidir.
 

9. Yapılanı Yapmaya Çalışmak


Aslında bu blog dünyasına has bir davranış değil. Türkiye’de ki girişimlere baktığınızda hep yurt dışında başarılı olmuş girişimlerden, projelerden, fikirlerden esinlenildiğini hatta bire bir kopyalandığını görebilirsiniz. Aklıma gelen ilk örnek niş pazar yerleri. Yurt dışında niş pazar yerleri yani belli bir sektörde hizmet verenler ile hizmet almak isteyenleri bir araya getirip komisyon almaya dayalı gelir modelinin olduğu girişimler ülkemizde mantar gibi türedi. Armut.com, bionluk.com gibi.

Blogger adayları da popüler bir blog gördüklerinde aynı konuda bir blog açmaya, benzer bir tasarım kullanmaya, benzer türde içerikler üretmeye kalkışırlar. Halbuki yapılması gereken yeni fikirler üretmek, benzersiz olmak, yapılmayanı yapmak, fark yaratmaktır. Başarılı blogların başarılarının altında yatan faktörleri irdelemek, onlardan dersler çıkarmak güzeldir ama onlar gibi olmaya çalışmak asla!

10. Her Okuduğuna İnanmak


İnternet fırsatlarla ve bu fırsatları değerlendirmek isteyen hevesli insanlarla dolu bir okyanus. Ancak bu okyanusta kötü niyetli ve sömürücü piranalar olduğunu asla unutmamalıyız. Bu konuda uyarıcı yazılarla insanları bilinçlendirmeye çalışsam da genellikle insanlar mağdur olduktan sonra bu uyarıları okumuş oluyorlar :(

Blog açmanın ve o bloga bir şeyler yazıp insanlarla paylaşmanın ne kadar kolay olduğunu biliyorsunuz. Peki bilgi kirliliğinin, dezenformasyonun yayılmasının çok kolay olduğu internet dünyasında bu bilgilere nasıl rahatça inanıyorsunuz? Kimi huzurunu kaybediyor, kimi sinirlerini yıpratıyor, kimi parasını, kimi de blogunu kaybediyor. Güvenilirliğinden emin olmadığımız hiçbir kaynakta paylaşılan bilgiyi, kodu, dosyayı kullanmamalıyız.

Yorumlar